Hekimlik Sanatı
Hekimlerin ettiği Hipokrat Yemini'ni biliyorsunuz. Hipokrat M.Ö 460 doğumlu, tıbbın babası sayılan ilk çağ hekim ve filozofudur. Anne soyunun Zeus'un oğlu yarı tanrı kahraman Herkül'e, baba soyunun ise mitolojide tıbbın ve sağlığın tanrısı sayılan Asklepios'a dayandığı yazılır. Asklepios, Apollon'un oğludur. Hekimliği daha önce bu yazıda bahsettiğim yaralı şifacı Chiron'dan öğrenmiştir. Hekimlikte o denli ileri gitmiştir ki, ölümsüzlüğe ve ölüleri diriltmeye sıra gelmişken, buna kızan Hades durumu Zeus'a bildirir. O da bir şimşekle Asklepios'u yok eder (Benzer efsane, ilahlar farklı olsa da Lokman Hekim için de söylenir). Efsaneye göre elindeki reçete yağmur suyuyla toprağa karışır ve oradan her derde deva sarımsak bitkisi yetişir. Olayın Pergamon'da (Bergama) geçtiği söylenir, Asklepion ören yerinin isim sebebi de budur (aşağıda Kültür Portalı'nda yer alan fotoğrafını paylaşıyorum). Bergama'da yetişen sarımsağın şifası, yıllar sonra M.S 2. yüzyılda yine burada yaşamış ünlü hekim Galen tarafından da kullanılmıştır. Roma döneminde gladyatörleri tedavi etmek için bölgede yetişen sarımsak ve zeytin yağından faydalanmıştır. Bergama-Ayvalık-Sarımsaklı rotasında seyahat ederseniz buradaki yerli ürünleri mutlaka tüketin diyerek bu antik hekimlerle ilgili fark ettiğim üç konuya değinmek isterim.
İlki Asklepios'un yanından hiç ayırmadığı, şifa gücünün simgesi olan asası. Sağlık tanrısı, üzerine tek bir yılan sarılmış asasıyla resmedilir her zaman. Yılan geleneksel olarak yenilenme ve dönüşümü sembolize eder, deri değiştirdiği için bildiğiniz gibi. Ancak ikinci bir anlamı daha var. Yılan zehri, ilacın fazlasının zehir olmasını temsil eder. 16. yüzyılda yaşamış İsviçreli hekim ve filozof (bu iki ünvan hep birlikte anılıyor dikkat ederseniz) Paraselsus, namıdiğer toksikolojinin fikir babası diyor ki:
Sola dosis facit venenum / Zehir yapan yalnızca dozdur.
Tıbbın simgesi esasında Asklepios'un asası olmalıyken, 20. yüzyıldan itibaren ABD'de bu asaya benzer ancak farklı bir sembol olan Kadüse tıp sembolü olarak kabul görmüştür. Bir asanın etrafını sarmış iki yılan ve kanatlardan oluşan bu sembol mitolojide Hermes'e aittir ve geleneksel olarak ticareti simgeler. 20. yüzyılın en büyük yanlış anlamalarından biri olan bu sembol ülkemiz de dahil olmak üzere bütün dünyada halen kabul görüyor (yan yana görmek isterseniz aşağıda):
Şimdi ikinci olarak tekrar başa, Hipokrat Yemini'ne dönecek olursak, şu an hekimlerin ettiği yeminin orijinal metne göre çok değiştiğini söylemek mümkün. Orijinal metnin ilk emri "Öncelikle zarar vermeyeceksin!". Bu öğüdü sadece hekimliğe değil, tarih boyunca dünyanın her yerinde, her alana yayabiliriz. Yemindeki ikinci ilginç nokta ise şu:
İç organlarındaki taşı keserek almayı, hastalığı çok açık olan hastalarda bile, işin ehli olanlara bırakacağım.
İlk çağdan beri bilinen böbrek taşlarını o dönem cerrahların ameliyat ederek alabildikleri anlaşılıyor bu sözden. Tabii şimdi tek bünyede toplansa da, hekimlik ve cerrahlığın iki ayrı meslek olduğu da (aşağıda eski Mısır'dan bir katarakt ameliyatının resmi):
Son olarak da iyileşmenin kitabını yazan (gerçekten) ve farmakolojinin fikir babası sayılan İbn Sina, trakeotomi uygulayan ilk bilim insanı olan İbn Zuhr, modern anatominin kurucusu Vesalius, kan dolaşımını modern anlamda tanımlayan ilk kişi olan Willam Harvey ve modern immünolojinin temelini atan (aynı zamanda da çiçek aşısını bulan) Edward Jenner da hepsi ayrı ayrı çığır açan hekimler olmakla beraber, hekimliği de cerrahlığı da, belki insan soylarını da kurtaran bence en önemli öneri 19. yüzyılda yaşamış Macar hekim Ignaz Semmelweis'dan gelmiştir. Ameliyattan önce elleri yıkamanın hasta ölümünü azalttığını dünyaya kabul ettiren hekim, ellerin toprakla mesh edildiği ve bazen özellikle yıkanmadığı önceki 2500 yıllık cerrahi tarihinin mikrop dolu kapsamına da antiseptik bir sünger çekmiştir.
Sağlıkla ve sevgiyle kalın.