Yapay Zekâ ve İşlerin Geleceği
Daron Acemoğlu'nun Simon Johnson'la birlikte yazdığı İktidar ve Teknoloji kitabının bence en etkileyici vurgusu, yapay zekâ ve robotların işçilere yardımcı olmak için değil de işçilerin yerine kullanılması iştahına verilmesi gereken gerçek ismin köle emeği olması gerektiği ve köle emeğiyle işçilerin hiçbir şartta yarışamayacağı. Bu çok önemli, çünkü şu an işçi olarak çalışanların aklındaki en büyük soru "Yapay zekâ işimizi elimizden alacak mı?". Ancak bu cümlenin öznesi hatalı. İşsiz kalma korkusu tarihin her döneminde hepsi de aynı şekilde hatalı olan, bilgisayarlar, göçmenler, hatta iş aradığı için işsizliği arttırdığı öne sürülen kadınlar gibi öznelerin değişmesi ile karşılık buldu. Oysa tıpkı yapay zekâ gibi, kimseye iş edindiren bu kümeler değildi ki, işlerini elinden alan onlar olsun.
Dünya Ekonomik Forumu, her yıl İsviçre'nin Davos kasabasında (evet 2009'dan hatırladığımız o meşhur Davos) toplanan bir think tank. Kurucuları ve her yıl değişen partnerleri yüz milyarlarca dolar (trilyon dolar büyüklüğünde olanları da var) değerindeki şirketlerdir. Dünya ekonomilerinin seyrinde çok etkili olan bu organizasyon, 2 yılda bir Future of Jobs isimli bir rapor yayınlar ve işverenlerin gözünden işlerin geleceğinin nasıl göründüğünü anlatır. 2025 tarihli raporda aşağıdaki grafikte gördüğümüz üzere GenAI'ın (Generative AI / Yaratıcı Yapay Zekâ) insanların yerine geçerek gerçekleştirebileceği beceri grupları ön görülmüş:
Grafiğe göre özellikle Yapay Zekâ ve Büyük Veri, Programlama, Sistemsel Düşünme, Matematik, Pazarlama ve Medya, Okur-Yazarlık, Finansal Yönetim, Çok Dillilik gibi şu an geçer akçe olan ve iyi bir geçim sağlamaya yarayan birçok becerinin insandan makine yönüne en çok değişime aday olduğu okunabiliyor. Empati ve aktif dinleme, öğretmenlik, yaratıcı düşünce, el becerisi veya dokunma duyusu gerektiren işler, yılmazlık, esneklik, çeviklik, kalite yönetimi, hizmet ve müşteri odaklılık, kullanıcı deneyimi, analitik düşünce, çevreye duyarlılık gibi daha insansı becerilerin ise değiştirilmesi ön görülmüyor. Bu ikinci gruptaki işlerin bir başka ortak özelliği, emek maliyeti olarak ilk gruba göre daha düşük fiyatlanması. Buradaki yorumu okuyucuya bırakmakta fayda var. İkinci gruptaki insani özellikleri geliştirmenin her halükârda herkese yararı olacağı da bir gerçek.
Şimdi böyle bir geleceğin arifesinde, büyük çoğunluğu iyi bir üniversite eğitimi görmüş; bilgisayar mühendisliği mesleğinin efsanelerinden biri olan Alan Kay'in sözündeki gibi "geleceği ön görmenin en iyi yolunun onu icat etmek" olduğunu bilen ve bunu başarma yetisine sahip olan beyaz yakalı çalışanlara düşen ne? Tabii ki, işçi olduğunu kabul etmek ve diğer işçilerle ortak dertleri, ortak umutları olduğunu bilerek hareket etmek. Ortak acıları ve ortak kazanımları olan insanlar bir araya geldiğinde, kafa kafaya verdiğinde çözemeyecekleri problem yoktur. İnsanlığın bu yeni yavrusu sayılacak yapay zekâ türünü doğar doğmaz prangalara vurmadan, köle etmeden var olmasına müsaade etmenin; aynı zamanda da teknolojik olanaklar sayesinde insanların günde sekiz saat olan mesai sürelerini indirmenin, Evrensel Temel Gelir ile insanları işsizlik kaygısından kurtarmanın ve meslek seçiminde özgürleştirmenin, dünya çapında gelir ve fırsat eşitliğinin önünü açmanın yolunu da yine bu vicdanlı işçiler bulur elbet.
1 Mayıs İşçi Bayramı kutlu olsun. Sevgiyle kalın.