Utku Cevre

The Breakfast Club

Ana akım film endüstrisinden ziyade genellikle bağımsız yapımcıları olan, kalabalıkların peşinden koşmayacağı fakat kısıtlı sayıdaki takipçisinin de defalarca izleyeceği ve bir yerde özdeşleşeceği filmlere kült filmler denir. Bu tanımdan yola çıkacak olursak, örneğin Star Wars serisi fanatik bir izleyici nüfusuna sahip olduğu halde kült film sayılmaz. Bu alt türde sayılabilecek eserler, gösterime girdikleri anda büyük gümbürtü koparmayabilirler, hayran kitlelerini yavaş yavaş kazanırlar. Video, DVD, Blu-Ray, YouTube, şimdilerde online içerik sağlayıcı siteler derken; zaten filmlerin gönüllerde taht kurma aşaması sinema salonu deneyiminden bir süre sonrasını bulabiliyor. The Breakfast Club (Kahvaltı Kulübü), gerek John Hughes'un tek kişilik yazar, yönetmen, yapımcı rollerini üstlendiği ve kendisi için tanıdık yüzlere yer verdiği bağımsız havasıyla, gerekse de lise sıralarında geçen senaryosu, unutulmaz tiratları, müzikleri, hatta jest, mimik ve dansları ile on yıllar boyu sevenlerinin başucu filmlerinden olmasıyla kült film tanımına cuk oturuyor.

 

50'lerde Frank Sinatra, Sammy Davis Jr. ve Dean Martin'in iyi arkadaşlığı ve sound uyumu sonucunda, kendiliğinden oluşan ve resmi olmayan bir müzik grubu var, bu gruba The Rat Pack ismi verilmiş (Gruba ismini o dönem Humphrey Bogart ile ilişki yaşayan güzel aktris Lauren Bacall'ın verdiği söylenir, bu ikiliyi özellikle klasikleşmiş diyalogların yer aldığı 1944 tarihli To Have and Have Not'ta izlemenizi tavsiye ederim). The Breakfast Club'ın kadrosunda yer alan Emilio Estevez, Anthony Michael Hall, Molly Ringwald, Judd Nelson (Artı bu filmde olmayan Demi Moore, Rob Lowe) gibi oyunculara da, o dönem farklı kombinasyonlarla birlikte çektikleri 1984 tarihli Sixteen Candles, 1985 tarihli St. Elmo's Fire ve 1986 tarihli Pretty in Pink gibi filmler nedeniyle; Sinatra'nın grubunun ismine de gönderme niteliğinde The Brat Pack (Veletler Grubu) adını verirler. Bu oyuncu grubunun birbirlerini sevdiği, çalışırken eğlendikleri her hallerinden bellidir. İletişimleri ve tepkileri doğaldır, özdeşleşmesi kolaydır. Gerçekten de, hafta içinde işledikleri kabahatlerden ötürü, ceza olarak hafta sonu okula gelmek zorunda bırakılan ve durumu anlatan bir kompozisyon yazmaları beklenen farklı kliklerden öğrenciler olduklarına inandırırlar sizi. (Bu arada antrparantez, bunun gibi bir grup daha var, o da Ben Stiller, Owen Wilson, Jack Black, Will Ferrell gibi 90'lardan başlayarak sık sık bir arada sulu zırtlak filmlerde yer alan komedyen oyunculara verilen grup ünvanı, The Frat Pack)

 

Filmin mesajı evrenseldir; insanları, özellikle de öğrencileri stereotipleştirmeye bayılan bir eğitim ve toplum sistemine karşı isyan içerir. Baskı ve özgürlük, popülizm ve özgünlük çelişkilerine, bir sporcu, bir inek, bir bela, bir komşu kızı ve bir acayipin; yani tam beş farklı görüşün çizgisinden bakar. Farklı perspektifler, aynı sorunlar; zaten dünyada nereye giderseniz gidin, kiminle konuşursanız konuşun genellikle aynı şeyleri istemez mi, ne kadar allasa pullasa da mutluluk arayışı, kaybetme korkusu, altruistik sevgisi ortak değil midir? Bunu en iyi tarihi filmleri izlerken anlarsınız. İster Roma devrine gidin, isterseniz coğrafi keşifler dönemine; karakterimiz ister karun olsun isterse köle; yediği ekmek, içtiği su, soluduğu hava, bastığı toprak, ısındığı güneş, ettiği dua, bunların hepsi günümüzdekilerle tıpatıp aynıdır; yalnız teknoloji ve araçlar değişmiştir. Beşer aynı beşerdir, günahları ve sevaplarıyla; hiçbir şey bilmese bile en azından iyiyle kötüyü birbirinden ayırdetme yetisine sahiptir. Tüm okuyucularımıza sevgiler ve de selamlar.

breakfast

The Breakfast Club IMDB: http://www.imdb.com/title/tt0088847/

#sinema yazısı