Utku Cevre

Aşk İksiri

"Bu kadarı da nezaketsizlik artık! Bir defa da olsa benim kazanmama izin verebilirsin." deyip dudaklarını büktü evcil primat. “İsim - Şehir - Hayvan - Felsefeci - Hastalık Belirtisi - Mitolojik Yaratık - Arabesk Şarkısı” oyununu Lumat geliştirmişti ve adeta yenilmezdi. Hayvanat bahçesinden aşırdığı minik maymunu ileri düzey insan zekâsına getiren de oydu. Maymun beş bilinmeyenli denklemleri çözebiliyor ama aşk acısı çeken birinin derdini dinlemeyi bilmiyordu. Lumat çok yalnızdı. Laboratuvar önlüğü haftalardır yıkanmamıştı ve bunu fark edecek bir Allah’ın kuluyla görüşmemişti. İstatistiklerden yararlanarak bahis işinden çok para kazanmıştı, maddi sıkıntısı kalmamıştı. Oysa maneviyatının fakirlikten avurtları çökmüştü. Kalbinin bile kalp ağrısı vardı. Çoğu zaman sanal gerçeklik gözlüğünü takıp, saatlerce kendi yarattığı meta-evrende geziniyordu. Oraya kayıt yaptıranların avatarlarından karakterlerini tahlil etmeye çalışıyordu. Lumat kendine bir eş arıyordu. Mart kedisi gibi değil, gerçekten bir eşlenek arıyordu. Birebir eşleneğinin ona, mantıktan da, şehvetten de, arkadaşlık, hatta bildiğimiz anlamda sevgiden de farklı bir tını vermesini bekliyordu.

Evde oturmaktan sıkıldığı bir gece, sokağa çıkıp yürümeye başladı. Çok geçmeden evinden kilometrelerce uzakta olduğunu fark etti. Başını kaldırıp baktığında, bir ilan panosunda aradığını buldu. Panoda, fantastik romanlarda kahramanların bir dikişte içip süper güç, hız veya büyü yapma kudreti kazandığı tılsımlara benzer bir şişe duruyordu. Şişe pembeydi, reklam muhtemelen bir parfümle ilgiliydi. Şişenin altında büyük harflerle “Aşk İksiri” yazıyordu. Lumat kafasına koymuştu. Aradığı tını aşktı. Aşk ona gelmiyorsa, o aşkın formülünü bulacaktı. Araştırmaya başlamalıydı. Hemen telefonunu aldı. Aşk hakkında en çok şey bildiğini, hatta aşkın kitabını yazdığını iddia eden; bu konuda tanıdığı en büyük otoriteyi, yani dayısını aradı.

#kısa öykü