Utku Cevre

Adalet Nedir?

Adaletin pek çok farklı tanımı var. Hukuki, sosyal ve felsefi tanımları yapılabilir. Hak arama ve cezada eşit şartlara tabii olma sanırım en bariz tanımıdır. Sosyal ve felsefi alanda fırsat eşitliği, bir toplumun kaynaklarının fertlerine, birinden diğerine üstünlük gözetmeden kullandırılması bir diğeri. Söz gelimi, herkesin çocuğu eğitim almalı, hasta olan sağlık kuruluşuna ulaşabilmeli, her canlının yaşama, her insanın bir yaşam kurma hakkı olmalı. Kaynakların herkese birden yetersiz kalacağı bir düzen kurulmamalı, imkânların gerçekten kıt olduğu şartlarda ise öncelik toplum vicdanına uygun olmalı. Farklı bir kavrama geldik şimdi değil mi? Vicdan.

Vicdan nedir?

Vicdan, hem akıl hem de kalpten üstün. Pozitif ve yüksek enerjili duygulardan beslenmeli, ama yalnız hislerle örülü değil. Makul olmalı, objektif olabilmeli, ancak detaylı analiz edip karara bağlayacak kadar yavaş değil. Vicdan içinizdeki bir sızı. Hayrı şerden ayırma becerisiyle doğan bizlere doğruyu hatırlatan o ses. Gündelik hayatımızdan, tutku ve hırslarımızdan, çıkarımızdan uzak. Yani belki temiz yüreklilikle çevremizdekiler için bir şeyleri iyi yapma çabamızdan bile uzak. Vicdan, artık otomatik olana kadar sürekli pratiği yapılması gereken bir mekanizma. Barış Manço'nun Sarı Çizmeli Mehmet Ağa şarkısına gidelim mi?

"Yaz, dostum / Yoksul görsen besle kaymak, bal ile / Yaz, dostum / Garipleri giydir ipek şal ile / Yaz, dostum / Öksüz görsen sar kanadın' kolunu / Yaz, dostum / Kimse göçmez bu dünyadan mal ile"

Vicdanın adaletle doğrudan ilişkisi var.

Çünkü adaletin bir de ahlaki tanımı var. Hak hukuk gözetmek, düşünce ve hareketlerinde dürüstlük prensiplerine sahip olmak, herkese hakkını verme konusunda erdemli olmak. Yani adalet, toplumdan önce bireyin içinde yeşermesi gereken bir olgu. Hakimler, savcılar, avukatlarla birlikte; belki onlardan da önce aile, eş, dost, akraba, komşu ve ahalinin içinde tecelli etmeli. Burada adaletin yolunu aydınlatan ışık ise vicdan olmalı. Hep tartışılan şu konuda benim anlayışım çok net; bir toplum içinde yaşayan bireyleri kadar ahlaklıdır, tersi değil. Bununla beraber bir toplum bireylerinin ahlaklı kalmasını sağlamak için kural, kaide ve sistemler ortaya koyar. Buna toplumsal adalet denir. Bireylerin vicdanı olduğu gibi toplumun da bir vicdanı var. Kamusal vicdan denen şey, bazen göz göre göre yapılan ahlaka, adalete aykırı hareketlerle sarsılır, sızlar. Kamusal vicdan sızladıkça bireylerin de vicdanı sızlamaya başlar; böylece birey, toplum nezdinde adalet arayışına girer. İçinde bulunduğu toplumda adaleti bulamıyorsa, üç şıktan birini seçer:

  1. Ya birey değişir ve adaletten yoksun topluma benzemeye başlar.
  2. Ya birey değişmez ancak yer değiştirir, yani içinde bulunduğu toplumu terk eder.
  3. Ya da toplum değişir.

Üçüncü şıklarla nefes alacağımız günlere.

Sevgi ve umutla.

themis

#deneme