Utku Cevre

12 Angry Men

Sinema bir anlatım biçimidir. Anlatılan şey ne kadar ilginçse, bu ilginç şey ne kadar iyi anlatılıyorsa, iyi anlatılan bu ilginç şey bizi ne kadar ilgilendiriyorsa filmler de bize bu kadar geçer. 12 Angry Men (12 Kızgın Adam) işte bunu en basit haliyle yapıyor. Bir odada on iki adam, cinayetle suçlanan bir genci idam sehpasına gönderip göndermeme kararını vermekle görevli jüri üyeleri, herkes bir an önce beklenen "suçlu" kararını verip gitmek istiyor, içlerinden birinin ise gencin suçsuzluğuna dair makul şüpheleri var; makul şüphe varken geri dönülmez bir karara varmaya ise hiç niyeti yok. Konu ilginç değil mi? Hepimizi de şu açıdan ilgilendiriyor, gündelik yaşamda kimseyi darağacına göndermesek de (idam cezası olan ülkelerde yargıç falan değilsek), karşılaştığımız her şey ve herkesle ilgili peşin hükümler verme eğilimindeyiz. Oysa içimizde o onikinci jüri üyesinin sesi (filmde sekizinci jüri üyesidir), elinde meşalelerle Frankenstein'ın canavarını kovalayan köylüler gibi taşkın ve kızgın görünen tüm önyargılarımıza, kötü anılarımıza ve hayal kırıklıklarımıza itidal çağrısı yapıyor. Belki doğru belki yanlış, mesele bu sese kulak vermekten geçiyor.

 

İlginç ve ilgimize mazhar olma kısımlarını geçtik, gelelim iyi anlatımına. Filmin yönetmeni Sidney Lumet 2011 yılında 86 yaşında ışıklara uğurlandı, gerideyse dillere destan, saygın bir filmografi bıraktı. Sinema hayatı boyunca hep vicdanlı adamları anlattı, yalnız karakterin adı ve bulunduğu ortam değişti. Bu adam 1975 tarihli Dog Day Afternoon'da Al Pacino oldu, 1976 tarihli Network'te Peter Finch, 1982 tarihli The Verdict filminde ise Paul Newman. İşte 1957 tarihli filmimiz Oniki Kızgın Adam'da da bu karaktere Henry Fonda can veriyor. Fonda, kariyerinde zengin bir oyunculuk yelpazesi çizdi; Once Upon A Time In The West'te karizmatik bir kötü adam olarak da izledik, Grapes of Wrath (Gazap Üzümleri) filminde Büyük Bunalım dönemi ABD'sinde ailesini ayakta tutmaya çalışan bir serf olarak da. Bu filmde ise hem ses tonu, hem de mimik ve jestleri ile adeta oyunculuk dersi veriyor, bunu da hepsi ayrı ayrı iyi oyuncu olan 11 meslektaşının yanında yapıyor. Yönetmen Lumet, bütün filmi tek mekanda ve yalnızca diyalog üzerinden yürütürken, gizemi ve tansiyonu hiç düşürmüyor, defalarca izlenebilir bir yapıt ortaya koyuyor (Bu arada, 2007 tarihli The Man From Earth filmi, bir noktada bir bilim şovuna dönüşse de, temelde 12 Angry Men'in formülünü uyguluyor; bir grup insanı ilginç bir konu hakkında kapalı bir mekanda konuşturuyor).

 

12 Angry Men filminin 1997 tarihli, başrolünde Jack Lemmon'un oynadığı aynı isimli bir TV versiyonu ile Burnt By the Sun (Güneş Yanığı) filminden tanıdığımız Rus oyuncu/yönetmen Nikhita Mikhalkov'un çektiği 2007 tarihli bir yeniden çevrimi de var (İsmi 12). Filmimizin aksine her iki yapım da renkli, fakat o meşhur aforizmadaki gibi bütün renklerin aynı hızla kirlendiği günümüz dünyasında, bu güzel siyah beyaz filmlere burun kıvırmamak, yazının başına dönecek olursak, bu konuda bir peşin hükmümüz varsa, bunu da kendi içimizde bir tartışmaya açmak gerekir. Henry Fonda'nın oynadığı sekiz nolu jüriye diğer arkadaşları ne istiyorsun diye sorduklarında o vicdanlı beyefendinin cevabı o kadar sade ve yerindedir ki: "Sadece konuşmak istiyorum". Sadece konuşmaktan hiç vazgeçmeyelim. Tüm okuyucularımıza sevgiler ve de selamlar.

12angry

12 Angry Men IMDB: http://www.imdb.com/title/tt0050083/

#sinema yazısı